Bu durduğum yerden Türk dünyasının iki lideri geçti. Nahçıvan bir kez daha en önemli tarihi buluşmaya tanıklık etti. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Nahçıvan'daki ikinci görüşmesi bir çok nüansla hafızalarda iz bıraktı. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, iki liderin buluşması her zaman olduğu gibi bu defa da türk dünyasına milli gurur ve birlik duygusu yaşattı.
Yıllardır abluka altında yaşayan Nahçıvan için Iğdır-Nahçıvan doğalgaz boru hattının temelinin atılması önemli bir tarihi olaydı. Çünkü bu, yakın zamanda özerk cumhuriyetin tek kaynağa bağımlılığının ortadan kalkacağı ve Nahçıvan'ın gaz ihtiyacının tamamen karşılanacağı anlamına geliyor. Gelecekte boru hattının iletim kapasitesinin iki katından fazla artırılmasının mümkün olacağı sevindirici bir haber. Bu önemli olay, ülkenin lideri İlham Aliyev'in ekonomik abluka altındaki özerk cumhuriyete yönelik ilgisinin bir sonraki devamı olarak Nahçıvan halkı tarafından memnuniyetle karşılandı. Bu aynı zamanda Milli Lider Haydar Aliyev'in doğumunun 100. yıl dönümüne de büyük katkı sağladı.
Ekonomik ve siyasi önemi nedeniyle bugün için büyük önem taşıyan bu toplantıda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını dikkatle izledik. Çünkü Reis'in Azerbaycan için söylediği her söz bize iftihar ve gurur duygusu veriyor. Liderin bu seferki konuşmasında en dikkat çeken noktalardan biri de Ermenistan'a gönderdiği barış mesajı oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, Ermenistan'ın kendisine uzatılan barış elini tutmasını ve artık samimi adımlar atmasını beklediğimizi söyledi. Barışta kaybedenin olmadığını sözlerine ekledi. Bölgemizde barışın, istikrarın ve refahın yaratılması milletimize karşı görevimizdir. Biz bu görevi yerine getirmeye kararlıyız, samimiyiz. Dileğimiz karşı tarafın da aynı samimiyeti göstermesidir.
Nahçıvan'dan gönderilen barış mesajı Ermenistan'a bir çağrıdır. Bu çağrı TÜRK'ün hümanist olduğunun tüm dünyaya göstergesiydi. Liderlerin bu arzusu aynı zamanda Azerbaycan'ın hukuk devleti olarak barışı koruma politikasına bağlılığından da kaynaklanıyordu. Nahçıvan'dan gönderilen barış mesajı, Azerbaycan'ın barışı koruyan, kadim devlet geleneklerine ve aynı zamanda uluslararası hukukun evrensel olarak kabul görmüş ilkelerine her zaman bağlı olan hukuka uygun bir devlet olduğunu gösterdi.
Evet Nahçıvan'dan Ermenistan'a büyük bir mesaj verildi. O, Ermenistan ki. Onun işgal politikasının b sonucu olarak Nahçıvan ablukaya alındı, elektriksiz ve doğalgazsız kaldı. Hem de o sert kış gecelerinde Nahçıvan en büyük sınavdan geçti. Ablukaya rağmen Nahçıvan yaşadı, gelişti. Bugün ulu diyar uluslararası etkinliklere ve yarışmalara ev sahipliği yapıyor. Bu da Ermenistan'ın bu yöndeki niyetlerinin gerçekleşmediğini gösteriyor. Karabağ'ımızı geri aldık. Egemenliğimizi tamamen yeniden tesis ettik. Bir kez daha büyük bir zafere imza atdık: Terörle mücadele tedbirleri sonucunda 24 saatten daha kısa bir sürede Azerbaycan topraklarına yasadışı olarak yerleşen Ermeni ordusu teslim oldu. Hem siyasi arenada hem de savaş alanında kazanmış olsak da biz barışın savunucusuyuz. Topraklarımızda yaşayan Ermeni nüfusa insani yardımlar sağlıyoruz. Nahçıvan'daki toplantıda devlet başkanı, Karabağ bölgesinde yaşayan insanların milliyetlerine bakılmaksızın Azerbaycan vatandaşı olduklarını, güvenliklerinin ve haklarının Azerbaycan devleti tarafından sağlanacağını bir kez daha ilan etti.
Liderlerin Nahçıvan'dan verdiği barış mesajı, Azerbaycan'ın barışın, istikrarın ve refahın savunucusu olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ermenistan da sadece ve sadece bizim olanı istediğimizi görüyor ve anlıyor. Bizim yolumuz hak yoludur. Yol uzun, kervansa biz.