Iğdır Üniversitesi Rektörü Alma'nın girişimleri ile ulusal gündemde yerini koruyan gıda güvenliği ve biyoteknolojisi konularının tartışılması, yanlış bilinen algıların düzeltilmesi, daha sağlıklı bir nesil için beslenmenin öneminin vurgulanması, ulusal öncelikli biyoteknolojik Ar-Ge konularının belirlenmesi, gıda güvenliği mevzuatının uygulamada gözlenen problemlerine çözüm önerilerinin saptanması ve gıda güvencesi bilincinin oluşturulması maksadına yönelik; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte konularında uzman 15 bilim insanının katılımı ile Karaağaç Kampüsü'nde panel düzenlendi.
Panelin açılış konuşmasında söz alan Rektör Hakkı Alma önemli mesajlar vererek şunları söyledi; “Benim de görev aldığım Ulusal Biyogüvenlik Mevzuatının oluşturulması faaliyetleri 2003 yılında başlatılmıştır.
Yoğun çalışmalarımız sonucunda, ulusal güvenliğimiz açısından bitki çeşitliliğinin korunması için mevzuatı sıkı kurallar ve denetimler çerçevesinde hazırlanmıştır.
Ancak aradan uzun bir süre geçmiş olması ve ülke gereksinimlerinin değişmiş olması sebebi ile mevzuatta yeni değişiklikler yapılması zorunludur.
Böylece, ülkemizde biyoteknolojik alanında yürütülecek Ar-Ge çalışmalarına bağlı olarak sağlanacak teknolojik gelişmeler ile uluslararası pazardaki yerimizi alabiliriz. Üniversite olarak bölgede, çok önemli mühendislik, tarım, hayvancılık, gıda ve medikal alanlarda Ar-Ge çalışmaları yürütülmektedir. Bu çalışmalarda bölgenin en iyi araştırma ve uygulama merkezine sahip olan Iğdır Üniversitesi akademik ve idari personeli ile bir dizi uygulamalar yürütmüştür.
Bunlar arasında, tuz ile terapi için in vitro ve klinik çalışmalar, kayısının depolama ömrünün artırılması, buzağı ölümlerinin önlenmesi, GES ve RES enerji tesislerinin kurulumu, termal sera uygulamaları, organik bal ve bal ürünlerinin geliştirilmesi, küllük arazisi üzerinde modern tarımsal ve hayvansal üretim tesislerinin kurulması öne çıkan çalışmalardır.
Ülkemizin farklı üniversiteleri ile sağlanan işbirliği, kamu ve özel kurum ve kuruluşlarla gerçekleştirilen protokoller çerçevesinde önümüzdeki yıllarda yürütülecek Ar-Ge, eğitim ve öğretim faaliyetlerimiz şekillenmiştir. Sonuç olarak, Iğdır Üniversitesi ülke gündemindeki konular ile ilgili bu tür etkinlere önem vermekte ve bu çalışmalarına devam etmektedir” dedi.
Panelde, Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gültekin Yıldız, Biyogüvenlik Mevzuatının ilke ve esaslarını, amacı, kapsamı, kurul çalışmaları, genetiği değiştirilmiş (GD) bitki çeşitlerinin sadece yem olarak ithali, bilimsel risk değerlendirmesi ve onay işlemlerini, yasal sorumluluklar, resmi kontrolleri ve mevzuat uygulamaları hakkında önemli bilgi ve verileri paylaşıldı.Hacettepe Üniversitesi'nden, Prof.Dr. Dürdane Kolankaya GD ürünler nedir? başlıklı bir sunum yaptı. Özellikle, genetik değişikliğin teknolojik olarak nasıl gerçekleştirildiği ve temel ilkeleri ile yöntemi hakkında öz bilgiler veren Prof.Dr. Dürdane Kolankaya, Genetik değişiklikler ile artan dünya nüfusunun sağlıklı beslenmesi için arzu edilen gıda ve yem üretimine çözüm bulma çalışmalarının önemi vurgulandı. Yeni geliştirilen çeşitlerin insan sağlığı ve çevrenin korunması için risk değerlendirmelerinin özenle yürütüldüğü ve ülkemizde bu tür GD çeşitlerin sadece yem olarak hayvansal üretim girdileri için ekonomik açıdan önemli bulunması nedeni ile ithalinin yapıldığı açıkça ifade edildi.
Prof.Dr. Sulhattin Yaşar ise, gerek çiftlikten çatala kadar geçen sürede gerek gıda güvenliği gerekse biyoteknolojik ürünlerin tüketilmesine bağlı olarak olası risklerin AB ve Türkiye risk değerlendirme kurum ve kuruluşları tarafından hangi bilimsel esas ve ilkeler çerçevesinde değerlendirildiği konusunu ayrıntılı olarak dinleyiciler ile paylaştı.
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan Doç.Dr. Arzu Ünal, Dünyada ve Türkiye'de Biyoteknoloji alanında Ar-Ge çalışma konuları, Ar-Ge çalışmaları yürüten önemli kurum ve kuruluşların adları ve ülkemizde yürütülen güncel ve öncelikli alanların neler olduğu hakkında değerli bilgiler aktardı.
Doç.Dr. Ünal; bu bağlamda, Iğdır Üniversitesi ile yürütülecek ortak çalışma konularında işbirliğine açık olduğu ve Iğdır Üniversitesi ile birlikte çalışmayı arzuladığını belirtti.
Panel soru-cevap kısmı ile sona erdi.
Soru: Türkiye'de biyogüvenlik politikaları nedir?
Yanıt: Dünya'dan geri kalmamak için tarım ve hayvancılık ile endüstriyel mikrobiyoloji alanlarında politikalarımızı geliştirmek üzere çalışmalar yürütülmektedir.
Soru: Transgenik yolla elde edilen ilaç etken maddeleri ile orijinal etkenler arasında biyoeşdeğerlilik açısından farklılık var mıdır?
Yanıt: Bu yolla elde edilen etkenler zaten biyoeşdeğer etken maddelerin kendisidir. Sadece elde edildiği yol daha hızlı ve ekonomiktir. Ayrıca, eşdeğerlik test sonuçlarına göre, bu etken maddeler ile diğer yollarla elde edilen maddeler tam olarak eşdeğer bulunmuştur.
Soru: Sizce Türkiye'de hangi konularda öncelikli davranarak biyoteknolojik ürünlerden yararlanılmalıdır?
Yanıt: Türkiye'nin hayvansal üretim miktarı gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığı zaman düşüktür. Özellikle hayvan beslemede kaba yem üretimi az olduğundan yıllarca yeterli miktarda et üretimi gerçekleştiremedik. Bu yüzden de ülkemizde kaba yem kaynaklarının üretim artışında biyoteknolojik ürünlerden yararlanabiliriz. Diğer önemli konu ise, endüstrinin gereksinim duyduğu enzimlerin yaklaşık %96'sını ithal etmekteyiz. Bu yüzden, biyoteknoloji kullanılarak mikrobiyal fermentasyon teknolojileri ile ihtiyaç duyulan enzimler üretilmelidir.
Soru: Genetik değişiklikler bitki ve hayvanlardan başka insanlarda yürütülmekte midir?
Yanıt: Doğrudan insanlarda bu tür genetik değişikler yasaklanmıştır. Ancak, insanlarda özellikle embriyonik dönemde genetik hastalıkların tedavisi için biyoteknolojik araştırmaların yapılması önemlidir.
Soru: Farklı ülkelerde gıda etiketlerinde GD beyanı var mıdır? Yok mudur?
Yanıt: Türkiye'de gıda amaçlı herhangi bir genetiği değiştirilmiş ürüne bugüne kadar onay verilmediği için, etiketleme de söz konusu değildir. Ancak, yem amaçlı onay verilen ürünler %0.9'un üzerinde ise etiketlenmek zorundadır.
Diğer ülkelerde (AB) bu tür etiketlemeler vardır. Panele katılan bilim insanları, Iğdır Üniversitesine bağlı çeşitli fakülte ve araştırma merkezlerinde temaslarda bulundular. Iğdır ili ve çevresindeki tarihi, kültürel ve cazibe merkezi yerleşkeler ziyaret edilerek bölgenin potansiyelleri hakkında bilgilendirmeler yapıldı.