Bugun...


IĞDIRIN TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİ
Tarih: 16-07-2018 08:28:55 Güncelleme: 16-07-2018 08:38:55 + -


IĞDIRIN TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİ

facebook-paylas
Tarih: 16-07-2018 08:28

IĞDIRIN TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİ

İLİMİZDE TURİZMİN CANLANDIRILMASI
Iğdır'ın üç ülkeye sınır olması, Avrupa'nın ve ülkemizin en yüksek dağı olan Ağrı dağının ilimiz sınırları içerisinde olması ve en önemlisi dünyaca bilinen Nuh Tufanı sonrası geminin Ağrı Dağında Karaya oturması ilimizi turizm açısından oldukça cazip kılmaktadır.
 Ayrıca Iğdır'da havalimanının açılması Iğdır için bir milat sayılmış ve turizmin canlanmasına büyük katkı sağlamıştır.
Turizm için gerekli altyapıların oluşturulması, tarihi ve kültürel değerlerin daha fazla tanıtılması gerekmektedir.
 Bu vesile ile Iğdır'ın coğrafi konumu' da göz önünde bulundurularak İrem bağları, Nuhun İzinde gezi parkuru, Bulakbaşı göleti, Nuh'un gemisi efsanesi, Gökkuşağı Tepeleri ve  Tekaltı Dağı gibi turizm değerlerinin ön plana çıkarılması Iğdır turizminin canlanmasına neden olacaktır. 
Iğdır gönüllü çevre dostları olarak bu gün itibariyle ilimiz turizmine katkı sağlamak adına  bir yazı dizisi başlatmış bulunuyoruz. 
 Bu hafta son zamanlar ulusal televizyonlarda sık sık gündeme gelmiş Nuhun İzinde Gezi Parkuru ve irem bağlarından söz edeceğiz sizlere. 

NUHUN İZİNDE GEZİ PARKURU
Türkiye'nin çatısı olarak adlandırılan  Ağrı Dağı'nın , insanı kendine çeken ve aşık eden büyülü bir coğrafyası var.   Gittikçe daha çok gitmek istiyorsunuz. Yem yeşil vadileri, eşsiz zirvesi, dik ve sarp buzul kayalıkları, mağaraları, görkemli kanyonları, yüksek platoları, doğal manzarası, ve bir çok uygarlığın izlerini içinde barındıran bir doğa cenneti.
Ovadan Ağrı Dağına uzanan bu yolda ilerledikçe Doğa tüm güzelliğini burada gösterir insana. Rengarenk meyve bahçeleri, yol buyunca size eşlik eden kavak ağaçları, Avrupa'nın ve ülkemizin  en yüksek dağı olan Ağrı Dağı dimdik  karşınızda açmış kollarını  sizleri bekliyor. Iğdır il merkezine sadece 4 kilometrelik uzaklıkta günübirlik mesafedeki ovadan Ağrı Dağı'na doğru uzayıp giden “Nuh'un İzinde Gezi Parkuru”, İrem Bağlarının içinden geçerek Ağrı Dağı Milli parkına kadar uzanan  bu parkurda her yaş gurubu yürüyebilir, koşabilir, hatta bisiklet, fayton ve römorklu gezi turlarına katıla bilir.
Ağrı Dağı'nın eteklerinde Iğdır'ın ilk ve tek gezi parkuru Mitolojik efsanelerin yanı sıra Yontma taş devri, Urartular, İlhanlılar, Karakoyunlu ve Akkoyunlu gibi geçmişteki bir çok medeniyeti birbirine bağlayan sıra dışı bir tabiat alanı. İrem Bağlarından Ağrı Dağı Milli Parkına doğru uzanan bu doğa harikası parkur Melekli beldesi CPL Lisesi önünden başlıyor. Parkur başlangıcından 10 dakika sonra İrem bağlarına varırsınız. Tipik bağ evleri, baharda açan rengârenk çiçekler ve can şenlendiren dağ çilekleri rotayı daha da keyifli hale getiriyor.
Parkur, masalsı atmosferini biraz da bu İrem bağları ve Ağrı Dağına borçlu. Baharda yemyeşil, sonbaharda ise rengârenk, yüzlerce çeşit kuş türü var. Onların ötüşleri ve yol boyunca dizilmiş yöreye has kavak ve salkım söğüt ağaçları yürüyüşçülere eşlik ediyor. Nuh'un İzinde Gezi Parkuru 2017 yılında  İskender Iğdır Ağrı Dağı Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (AKUD) tarafında yapılan küçük bir çalışmayla   20 kilometre boyunca başlangıç ve yol işaret levhaları yapılmış, 6 km, 9 km ve15 km kısa, orta  ve uzun mesafe olmak üzere 3 ayrı kategoride toplanmıştır.  Parkurlar genellikle stabilize ve patika yollardan oluşuyor. Ayrıca parkurda 25 kilometrelik dağ bisikleti rotası ve bir off road  sahası  mevcut. Rotanın en avantajlı özelliği yılın 11 ayı yürüyüş olanağı sunması. Parkurda  3 adet yürüyüş rotası, 1 adet kamplı rota ve 3 adet de bisiklet rotası bulunuyor.
Yontma taş devrinden kalma  ilginç mağaralar ve Urartular döneminden kalma kaya mezarların yanı sıra, endemik bitki türleri, ve ayı, kurt, boz tavşan, kaplumbağa, kirpi, yılan ,kartal, bal porsuğu, kertenkele, domuz, baykuş, tilki, çakal yoğun kuş türü ve birçok bukalemun türlerine rastlamanız mümkündür, doğa sporları, fotoğrafçılık ve dağ bisikletiyle uğraşanlar için ideal bir turizm dinlence ve mesire alanı olan bu yer il merkezine sadece 4 km uzaklıkta Melekli beldesi sınırları içerisindedir. Iğdır AKUD Doğa Sporları Kulübünce yapılan bir takım çalışmalar sonucu parkurda Dağcılık, Trekking, Bisiklet, Atlı gezi,   Off road, İzcilik, Oryantiring, Ziplayn gibi bir çok doğa sporlarının yanı sıra,  Fayton, Atlı gezi, bisiklet  ve Römorklu gezilerle geçmiş zamana yolculuk yapmanız mümkün.
PARKURDA ÖN PLANA ÇIKARILMASI PLANLANAN NELER VAR;
GÖRSEL ŞÖLEN İREM BAĞLARI; Ağrı Dağı'nın eteklerindeki "İrem Bağları", doğal güzelliği ve yaban hayatıyla görenleri adeta büyülüyor. Rakımı itibarıyla "Türkiye'nin çatısı" olarak nitelendirilen ve yurdun en yüksek rakımlı noktası olan Ağrı Dağı'ndan çıkan lavlar sonucu çölleşen bölgede onlarca farklı bitki türü ve ağaçlardan oluşan İrem Bağları, volkanik bir coğrafyanın ortasında yüzlerce dönüm arazi üzerinde bölgeye hayat veriyor. Yöre halkı arasında 'İrem Bağları' olarak bilinen yeşil vadi, barındırdığı renk tonlarıyla ziyaretçilerine adeta görsel şölen sunuyor. İçerisinde kayısı, elma, şeftali, üzüm, kiraz, mısır başta olmak üzere birçok meyve ve sebze bağlarını barındıran İrem Bağları, birçok yaban hayvanına da ev sahipliği yapıyor. Vadi, doğal güzellikleri ve yaban hayatı ile yöreye gelen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinin başında geliyor. Kutsal kitaplarda Nuh'un Gemisinin  Ağrı Dağı 'nın Kuzeybatı yamaçlarında karaya oturduğu burada karaya çıkan insanların tekrar çoğalmaya başlayarak, dünyaya yayıldığı,  "Adem" ile  "Havva"'nın yaşadığı " İrem Bağları" 'nın da Büyük Ağrı Dağı 'nın Kuzey eteklerinde (Iğdır ovası) yer aldığı kabul edilmektedir. 
 Yine MÖ. Ortadoğu tarihinin en geleneksel kaynağı olarak kabul edilen Eski Ahid'in (Tevrat) beş kitabından ilki olan Tekvin'de Ararat ilk kez şöyle geçmektedir: “Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ararat Dağları üzerine oturdu” (8. Bap 4. Ayet). Ağrı Dağı'na Ararat denmesi de, Tevrat'ta geçen Ararat Dağları'nın Ağrı Dağı ile aynı sayılmasından kaynaklanmıştır. Bu bilgiler ışığında yöre halkı burayı asırlardan beri irem bağları olarak yad etmiş ve  Yöresel inanışlara göre  bu alanda bulunan asırlık tarihi üzüm ağaçları, hiçbir yerde türüne rastlanmayan şalak kavunu ve ve yabani meyvelerin  Hz. Nuh'tan kaldığı inancı yaygındır. 
ÇÖLÜN ORTASINDA VAHA; Iğdır Anıt müzeyi baz aldığınızda yaklaşık 5 km sonra Rus bucağına varırsınız, Rus bucağının bitiminde Ağrı dağının eteklerinden olan Kültepe'ye çıktığınızda (yükseklik 15 m) ilginç bir manzarayla karşılaşacaksınız. Karşınızda uçsuz bucaksız bir çölü görmenize rağmen, arkanızda çölün ortasında adeta bir vahayı andıran yağmur ormanları gibi yemyeşil bir vadi, sağınızda Türkiye'nin ve Avrupa'nın en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, solunuzda ise Ermenistan Alagöz dağları sizlere gülümseyerek göz kırpıyor.
KÜLTEPE HÖYÜĞÜ VE KAYA MEZARLAR;
Gezi parkurunun 3. Kilometresinde yer alan Iğdır Kültepe'de  1913 yılında yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında binlerce yıl öncesine ait bir Urartu mezarlığı ortaya çıkarılmış ayrıca Yontma taş devri dönemine ait bir çok süs eşyaları, silahlar ve mühürler bulunmuş ve bu eşyalar halen Kars müzesinde muhafaza edilmektedir.  Halk arasında  Ağrı nın etekleri olarak  adlandırılan bu tepeler aynı zamanda temiz bir hava solumanın güzel bir manzara seyretmek isteyenlerin arabayla 10 dakikada gidebileceği bir yerdir. tepeden Ağrı dağı istikametine doğru ilerledikçe bir çok doğa güzelliklerinin yanı sıra Urartu kralı Minua döneminde kurulmuş ileri karakol olarak adlandırılan kale kalıntısı, bir çok kaya mezarlar ve çanak çömlek kalıntılarına  rastlayabilirsiniz. Dağ bisikleti tutkunları ve atlı geziler için bölgedeki en uygun yerlerden birisidir.
DÜNYADA YAŞAYAN TÜM İNSALARIN ASLEN IĞDIRLI OLDUĞUNU BİLİYORMUYDUNUZ?
Kutsal kitaplarda ve birçok kaynaklarda belirtildiği gibi, Nuh'un gemisinin büyük tufandan sonra Ağrı dağında karaya oturduğu bilinmektedir. Geminin karaya oturmasıyla Hazreti Nuh ilk tohum fidesini Ağrı dağının eteklerinde bulunan Kül tepe üzerine diktiği ve bazı hayvanların ilk burada evcilleştirildiğine inanılmaktadır.
Nuh Tufanı sonrası İnsanlığın Iğdır Kültepe üzerinden yeniden dünyaya yayıldığı, ve dünyada yaşayan tüm insanların aslen  Iğdır' lı olduğu söylenen rivayetler arasındadır.  Bu nedenle yeryüzünde yaşayan herkesin tüm insanlığın ata yurdu sayılan Iğdır Kültepe'yi bir kez olsun ziyaret etmesi gerektiğine inanılmaktadır.
YONTMA TAŞ DEVRİ MAĞARALARI;
Parkur boyunca ilerledikçe yontma taş devrine ait mağaralar ve keskin obsidyen taşların yontularak bir takım araç ve gereçler halinde  önünüze çıması sizleri şaşırtmasın. Çünkü burası yontma taş devrinin en yoğun yaşadığı yerlerden birisidir. Hani derler ya her taşın bir hikayesi vardır, burada önünüze çıkan her kaya parçasının sizlere anlatacağı onbinlerce yıl öteye ait binlerce hikayesi vardır.  Kültepe' de bulunan ilk insan dönemine ait mağara ve keskin obsidyen kaya parçaları binlerce yıl öncesi yabani hayvanlardan korunmakve  avcılık için kullanılmıştır.
DİNOZOR KAYALAR;  
Parkur üzerinde bulunan Kültepe'den Ağrı Dağına doğru ilerledikçe önünüze çıkan ilginç kaya türlerinin birer masalsı hikayesi olduğunu sakın unutmayın. Tıpkı Kültepe üzerinde bulunan dinozor tipindeki kayalarda olduğu gibi yöre halkının inanışına göre   “Zaloğlu Rüstem ile devler uzun yıllar mücadele etmişler. 
Bu mücadelenin en önemlisi Ağrı Dağı'nın kuzeyinde olmuş. Devleri mağlubiyete uğratan Rüstem, onların ancak Ağrı Dağı'nda toplanmasını sağlamış ve insanlığa çok kötülükleri dokunan bu mahlukların neslinin türememesi için Tanrı'ya el açmış (Tanrım, biz ölüp gideceği. Artık bizim gibi kuvvetli kimse yaratmayacaksın. Bu durumda bunları, Ağrı Dağı'ndan aşağı indirme.) Bu dilek Tanrı tarafından kabul edilerek, devler ve dinazorlar tılsıma dönüştürülür.” Parkur üzerinde bulunan bu ilginç kayalarda masalsı hikayeleriyle sizlere yol boyunca eşlik edecektir.
URARTU KAYA MEZARLARI VE KALE KALINTILARI:Gezi parkurunun 6. Kilometresinde bulunan   Kültepe'den Kasımtığ tepesine doğru ilerledikçe  parkur boyunca   bulunan bu Kaya mezarları, kayaların fiziki yapıları uygun olan yerlere kayalar dizine haline getirilerek yada  oyularak mağara şeklinde yapılmıştır,Ölen kişinin mezarına, öbür dünyada kullanması için eşyalar, kıymetli armağanlar bırakılmıştır. 






FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Haberleri

YUKARI